Categories
- Genel (50)
Yakın Zamandaki Gönderiler
- PARAGRAF FULLEME TAKTİKLERİ NELERDİR?15 Ağustos 2024
- Hızlı Paragraf Çözme Tekniği Hakkında Her Şey11 Temmuz 2024
- SINAVI KİMLER KAZANACAK?1 Haziran 2024
- PARAGRAF FULLEME TAKTİKLERİ NELERDİR?
Öğrencilerimden bu ara çok sık duyduğum bir cümle: “Ben bir dakikada şu kadar kelime okuyorum.” “O da bir şey mi? Asıl ben bir dakikada şu kadar kelime okuyorum.” Gerçekten dakikada okuduğumuz kelime sayısı bu kadar önemli mi? Okuduğumuz kelimelerin oluşturduğu cümleleri fark etmek, metni anlamak, ayrıntıları fark etmek, kendimizi tanımak – okuma karakterimizi belirler, okuma kültürümüzü çeşitlendirir ve dolayısıyla bizi şu anki biz yapar-, dikkat süremizi artırmak, yoğunlaşma seviyemizi yükseltmek, okuduğumuz şeyin aklımızdan uçup gitmemesi, okuma yaptığımız anda bizim uzaklara uçup gitmememiz… Bunları hesaba katmadan sadece okuduğumuz kelime sayısı üzerinden kendimizi veya bir başkasını değerlendirmek sizce doğru mu? Bu soru(n)ları çoğaltmak mümkün. Gelin biraz daha detaylı bakalım.
Bir öğrenci düşünelim mesela. Sabah uyandı ve uyanır uyanmaz telefonuna sarıldı, mesajları okudu. Okula giderken yolda, yol kenarında tabelaları okudu. Okula girdi; ders kitaplarını, soruları, metinleri, bilgileri okudu. Dönerken yine bir şeyler okudu. Eve geldi ve ödev yaparken yine bir sürü şey okudu. Aslında hayatının merkezinde farkında olmadan okuma vardı. Bir yetişkin düşünelim; avukat ise dosya okur, öğretmense mutlaka okuyacak bir şey bulur, araştırmacıysa çeşitli makaleler, yayınlar; doktorsa son araştırmaları, raporları tahlilleri okur… Bunları çoğaltabiliriz. Okumak, modern çağda hayatın vazgeçilmez unsurlarından bir tanesidir. Yaşamımızı sağlıklı bir biçimde devam ettirmenin en önemli koşuludur. Okuma hızımızı artırmak yani dakikada okuduğumuz sözcük sayısını artırmak böyle bir ortamda şüphesiz çok kıymetli bir edinim olacaktır.
“Zaman Sadece Birazcık Zaman”
“Peki hızlı okuma neden bu kadar önemli?” Bilinen pek çok faydasından söz edebiliriz ve yazının ilerleyen bölümlerinde bunlardan bahsedeceğiz. Benim ifade etmek istediğim kısmı ise zamanı ilgilendiren kısmı. Özellikle büyük şehirlerde sabah çıktığınızda veya akşam döndüğünüzde bir şey fark edeceksiniz: “Herkesin bir yerlere yetişmek zorunda olduğunu”. O saatlerde etrafınıza farklı bir gözle bakmanızı rica ediyorum. Öğrenciler okullara, dershanelere yetişmeye çalışıyorlar, yayalar toplu taşımaya yetişmeye çalışıyorlar, araçlar bir an evvel yolu açılsa da varmak istedikleri hedeflerine bir an evvel yetişebilsem düşüncesindeler… Herkes bir telaş ve panik halinde oradan oraya koşturuyor. Kiminle konuşursanız konuşun, hiçbir şeye vakitlerinin yetmediğinden, yapacak geride kalan bir sürü işi olduğundan bahsettiğini, birçok konuda daha dün gibi ifadesini kullandıklarını göreceksiniz. Evet “Daha dün gibi…”
Zaman bu kadar değerli iken, iş hayatı ve meşguliyetlerimiz etrafımızı çepeçevre sarmış, adeta bizi ablukaya almışken, bütün meşguliyetlerimiz dışında kendimize çok az vakit ayırdığımız veya hiç vakit ayıramadığımız gerçeğini düşünürsek bize kalan bir avuç zamanı neden çoğaltmayalım. İşte anlayarak hızlı okuma eğitimi sosyal hayatımızı düzenlemek, hayattan zaman kazanmak, kendimize zaman ayırmak, hayatımıza anlam katabilmek için çok önemli bir konumdadır.
Zaman, teknolojinin gelişmesi ve teknik imkanların artması ile çok daha kıymetli oldu. Teknoloji alanında gelişimlerin iki temel ortak faydası vardır. Birincisi daha az iş gücü, ikincisi zamandan tasarruf. Teknik imkanların artması, hatta her geçen gün üzerine yenilerinin eklenmesi ile daha fazla zamana sahip olmamız, daha az çalışmamız beklenirken kendimize ayırabildiğimiz zaman dilimi giderek düşerken çalışma saatlerimiz giderek artıyor. İletişim imkanlarımız artmasına rağmen iletişim zayıflıyor. Bilgiye ulaşım kolaylaştıkça bilginin değeri düşüyor. Modern insanın oluşturduğu bu toplumun kitlesel olarak yaşadığı depresyonunun temelinde yatan paradoks bu.
Ayrıca her şeyin bu kadar hızlı değişmesi, gelişmesi ve dönüşmesi insanları da bu hıza ayak uydurmak mecburiyetinde bırakıyor. Bu hıza ayak uyduramadığımız her an geride kalıyoruz ve geçip giden akışın arkasından koşup nefes nefese kalıyoruz. Bu da insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine, çaresiz kalmalarına, sonrasında ise ciddi bir özgüven kaybına sebep oluyor. Farenin fanusta peynire ulaşabilmek için tekeri döndürmesi gibi. O teker ne kadar hızlı dönerse o fare peynire o oranda hızlı ulaşamaz. Aksine o peynir aynı hızda o oranda o fareden uzaklaşır. Bu olumsuz havayı tersine çevirmek, zamana ayak uydurmak için en önemli araç hızlı okuma teknikleridir. Belki bu sorunları tek başına ortadan kaldırmayacaktır ama neden bir adım atmayalım?
Bu sosyolojik çıkarımlardan yola çıkarak baştaki konuya dönersek bir dakikada kaç kelime okuduğumuz değildir önemli olan. Dakikada okuduğumuz sözcük sayılarını artırmak ama bununla birlikte algılama hızını da anlama oranıyla birlikte arttırmaktır. Modern çağın bu paradoksundan ancak böyle teğet geçebiliriz. Hızlı okuma bize bunu sağlayabilir. Hızlı okuma tekniğini kullanılarak doğru bir şekilde uygulandığında metin hem daha kısa sürede okunur hem de daha kısa sürede ve daha fazla ayrıntılara sahip olarak anlaşılmış olur. Bunun en önemli sebeplerinden biri “Dikkat” ve “Odaklanma”dır. Bu iki kavram üst düzey olduğunda hızlı okuma yapılır. Klasik yöntemlerle okuma yaptığımızda anlama oranımızın düşük olmasının sebeplerinden bir tanesi de bu iki kavramın yetersiz kalmasıdır.
Anlayarak hızlı okuma tekniklerini ne denli başarılı uyguladığımızın temel ölçütü ilk olarak kendimizizdir. Biz klasik yöntemlerle dakikada kaç kelime okuduğumuza bakıp sonrasında bu tekniklerle beraber okuduğumuz sözcük sayısını ne kadar arttırdığımızı bulabiliriz. Okuduğumuz metinlerle ilgili sorulara verdiğimiz cevaplarla da anlama oranımızı tespit edebiliriz. Peki biz bir dakikada kaç kelime okumalıyız?
Daha önce okumadığınız bir kitabı elinize alın, süre tutun ve okumaya başlayın. 1 dakika dolduğunda kaldığınız yere kadar kaç kelime olduğunu sayarsanız kaç kelime okuduğunuzu hesaplayabilirsiniz.
Hızlı Okuma Pratikleri
Hızlı okuma yapabilmek için bazı fiziksel ve zihinsel gelişimlere ihtiyaç duyarız. Göz kaslarını geliştirmek, gözün çevik görmesini sağlamak, dikkat ve odaklanmayı artırmak, hafıza egzersizleri ile hafızayı kuvvetlendirmek, göz-beyin koordinasyonu ile görme ve algılama arasındaki uyumu güçlendirmek ve hızı artırmak gibi. Eğer yazılım destekli bir kursa gitme imkânınız yoksa;
Hafızamızı nasıl aktif kullanabiliriz? Bunun için bazı yöntemler var mıdır, öğrenilen bilgilerin akılda tutulması, saklanması, ihtiyaç halinde gerekli bilginin akla getirilmesi için neler yapılabilir?
Bu çalışmaları ve daha fazlasını bazı yazılımsal araçlarla da destekleyebilirsiniz. Çeşitli hızlı okuma kurslarının kendi eğitimlerinde kullandıkları hızlı okuma programları olmakla beraber online eğitimler alabilir, bu tarz eğitimler için kullanabileceğiniz uygulamalar da ücretli veya ücretsiz bulabilirsiniz. Bunların bir kısmını telefon üzerinden çalışır bir kısmını ise sadece bilgisayar destekli kullanabilirsiniz.
Dünya çapında bazı hızlı okuma uygulamaları;
Spreeder, Acceleread, Spritz, ReadMe!, Outread, Readsy. Bunların dışında EyeReader, Velocity, Reedy, Quickreader, Blinkist, ReadQuick, 7 Speed Reading, Focus@Will, Brain.fm, ReadQuickly, Elevate, Marathon Reading.
Dünya Çapında Hızlı Okuma Eğitimi Veren Kurslar ve Atölyeler
Speed Reading Academy: Speed Reading Academy, dünya genelinde hızlı okuma eğitimi verir. Eğitimleri bireysel ve kurumsal verebilir.
Keynote Seminars: Keynote Seminars, sadece hızlı okuma alanında değil, etkili öğrenme ve kişisel gelişim konularında da eğitimler verir.
Super Reading: Super Reading atölyeler düzenleyerek okuma hızını artırmayı ve anlama becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir kurumdur.
Paul Nowak’s Iris Speed Reading: Paul Nowak, hızlı okuma ve bellek geliştirme uzmanıdır. Iris Speed Reading adlı eğitim programı ile eğitimler verir.
Iris Reading: Iris Reading, çeşitli yerlerde düzenlenen atölyeler ve çevrimiçi eğitimler aracılığıyla hızlı okuma, konsantrasyon ve bellek geliştirme konularında eğitimler sunar.
Howard Berg’s Mega Speed Reading: Howard Berg, dünya şampiyonudur. Guines rekorlar kitabına girmiştir. Kendi adını taşıyan kursta eğitimler sunar.
Hızlı Okuma Eğitimi Aldıktan Sonra Ne Olur?
Avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır. Her ikisini de bir arada değerlendirelim.
Hızlı okuma tekniği ile okumalar yaptığımızda beklenen sürenin en az yarısında okumamızı tamamlamış oluruz. Yapacak bir şey bulmazsak canımız sıkılır.
Hızlı okuma tekniği ile zaman kazanacağımız için gün içerisinde farklı şeylere daha fazla zaman kalacaktır. Bu da bizi daha aktif bir hayatın içine sokar. Evde yatmak varken sırası mı şimdi!?!
Okuma alışkanlığı kazanmada büyük bir adım atmış oluruz. Daha fazla okuma yapmak demek bizi daha bilgili daha kültürlü bir insan yapar. Seviyenizin bu şekilde artması sizi yalnızlaştırabilir!
Biz ne kadar bilgili, görgülü, kültürlü bir insan olursak o oranda birçok şeyi yanlış bildiğimizi fark ederiz. Bu yanlış bildiklerimiz, bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bu da bizi mutsuz eder!
Ne kadar çok okursak bilmediğimiz ne kadar çok şeyin olduğunu fark ederiz. Bu da bizi mutsuz eder, daha çok okumak isteriz ve öğrenmek isteriz. O zaman da yalnız kalabiliriz, hatta yanlış bildiğimiz şeylerin farkına varmak bizi şüpheci bir insan bile yapabilir. Artık hiçbir bilgiye sorgulamadan inanmamaya başlarız!
Okudukça empati yapma becerimiz ve empatik algımız gelişir. Karşımızdakinin yerine kendimizi koyarak onu daha iyi anlar, kaliteli bireyler oluruz. Ne yazık ki bu da bizi daha huzursuz yapar!
Hızlı okuma tekniği kullanarak kitapları daha kısa sürede okur, daha fazla şey merak eder ve daha fazla kitap satın alırsınız. Bu da bütçenize zarar verir. Aynı çantanın dördüncü rengini, aynı elbisenin çiçekli olanını almak, arabanın modelini yükseltmek varken bir de kitaba bütçe ayırmak olacak iş mi canım?!
İnsan için kendisine zarar verebilecek şeyler o kişinin daha çok cezbe alanına girer. Bu yüzden “zararları” bakış açısından bu konuyu anlatmaya çalıştım. Tarihi değiştirme potansiyeli olan kitapların insanı değiştirmemesi mümkün değildir. Değişime bir yerden başlamalı ama nereden? Önce kendimizden… Kendini değiştir, dünyanı değiştir, dünya değişsin.